ÖZET: Mahkemece verilen ilk hüküm sadece davalı- karşı davacı kadın tarafından temyiz edildiğinden, temyiz edenin aleyhine olacak şekilde mahkemece davalı-karşı davacı kadına yeni vakıalar kusur olarak eklenemez. Yine ilk karar ile erkeğe yüklenen kusurlu davranışlar davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. O halde, ilk kararda kadına yüklenmediği halde bozma sonrası mahkemece davalı-karşı davacı kadının “Eşine ailesi yanında küçük düşürücü sözler söylemesi” vakıası kusur olarak yüklenemeyecek ve davacı-karşı davalı erkeğe ilk kararla yüklenen “Ailesinin evliliğe aşırı müdahalesi vakıası da” kesinleştiği için kusur olmaktan çıkarılamayacaktır. Gerçekleşen bu duruma göre davacı-karşı davalı erkek davalı-karşı davacı kadına göre daha fazla kusurlu olup mahkemece yapılan kusur belirlemesi doğru olmadığından bozmayı gerektirmiştir. 3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı erkek ağır kusurlu olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Kadın, boşanma sonucu eşin maddi desteğinden yoksun kalacaktır. Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesi koşulları kadın yararına oluşmuştur. Bu durumda tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı, hakkaniyet kuralları gözetilerek davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA karar verilmiştir.
(4721 S. K. m. 174, 405) (6100 S. K. m. 56)
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı-karşı davacı kadın tarafından; kusur belirlemesi, reddedilen tazminat ve yoksulluk nafakası talepleri ile tedbir nafakası miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına göre, davalı-karşı davacının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Mahkemece verilen ilk kararda, davacı-karşı davalı erkeğin ailesi ve eşi arasındaki dengeyi kuramadığı ve eşine koruyucu davranmadığı, buna karşılık davalı-karşı davacı kadının da kıskanç tavırları olduğu, eşine başkaları yanında sinirli ve agresif davrandığı ve hakaret ettiği belirtilerek kadın ağır, erkek daha az kusurlu olduğu belirtilerek kadının davası reddedilmiş erkeğin davası kabul edilerek tarafların boşanmalarına karar verilmiştir. Hükmün davalı-karşı davacı kadın tarafından temyiz edilmesi üzerine dairemizin 13.02.2018 tarihli kararı ile davalı-karşı davacı kadının ruhsal rahatsızlığı olduşu belirtildiğinden mahkemece Türk Medeni Kanunu’nun 405. ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 56. maddesi uyarınca davalının vesayet altına alınmasının gerekip gerekmediğinin araştırılması ve bu hususun bir ön sorun sayılarak sonucuna kadar yargılamanın bekletilmesi” gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece verilen ilk hüküm sadece davalı- karşı davacı kadın tarafından temyiz edildiğinden, temyiz edenin aleyhine olacak şekilde mahkemece davalı-karşı davacı kadına yeni vakıalar kusur olarak eklenemez. Yine ilk karar ile erkeğe yüklenen kusurlu davranışlar davacı-karşı davalı erkek tarafından temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir. O halde, ilk kararda kadına yüklenmediği halde bozma sonrası mahkemece davalı-karşı davacı kadının “Eşine ailesi yanında küçük düşürücü sözler söylemesi” vakıası kusur olarak yüklenemeyecek ve davacı-karşı davalı erkeğe ilk kararla yüklenen “Ailesinin evliliğe aşırı müdahalesi vakıası da” kesinleştiği için kusur olmaktan çıkarılamayacaktır. Gerçekleşen bu duruma göre davacı-karşı davalı erkek davalı-karşı davacı kadına göre daha fazla kusurlu olup mahkemece yapılan kusur belirlemesi doğru olmadığından bozmayı gerektirmiştir.
3-Yukarıda 2. bentte açıklandığı üzere boşanmaya neden olan olaylarda davacı-karşı davalı erkek ağır kusurlu olup, bu kusurlu davranışlar aynı zamanda kadının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir. Kadın, boşanma sonucu eşin maddi desteğinden yoksun kalacaktır. Türk Medeni Kanunu’nun 174/1-2. maddesi koşulları kadın yararına oluşmuştur. Bu durumda tarafların ekonomik ve sosyal durumları, kusurun ağırlığı, hakkaniyet kuralları gözetilerek davalı-karşı davacı kadın yararına uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminata hükmedilmesi gerekirken, hatalı kusur belirlemesine bağlı olarak kadının maddi ve manevi tazminat taleplerinin reddi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. ve 3. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan temyize konu diğer bölümlerinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 03.03.2020
Bir Yorum Yazın